Oturdum sırtın üstüne
Geçmiş günleri düşündüm
Askerdim, Adilhan köyündeydim;
Böyle bir akşamdı yine;
İçimde yine İstanbul hasreti,
Dalmış düşünmüştüm;
“Bu dağlar Koru Dağları değil,
Bu köy Adilhan Köyü değil;
Ne şu değirmen Ferhat Ağanın,
Ne de bu türkü hazin;
Ne açım, ne susuz,
Ne de gurbet elde yalnız
Hele güneş bir çekilsin;
Gideceğim bir ahçı dükkanına
Bu akşam da orada içeceğim
Hele şu Haliç vapuru
İskeleye yanaşsın
Yolcular çıksın hele;
En güzel saati şimdi Eyüp’ün”
Hadi yavrum, yolcu yolunda gerek
Nihayet göründü İbricik Köyü…
Geçmiş günleri düşündüm
Askerdim, Adilhan köyündeydim;
Böyle bir akşamdı yine;
İçimde yine İstanbul hasreti,
Dalmış düşünmüştüm;
“Bu dağlar Koru Dağları değil,
Bu köy Adilhan Köyü değil;
Ne şu değirmen Ferhat Ağanın,
Ne de bu türkü hazin;
Ne açım, ne susuz,
Ne de gurbet elde yalnız
Hele güneş bir çekilsin;
Gideceğim bir ahçı dükkanına
Bu akşam da orada içeceğim
Hele şu Haliç vapuru
İskeleye yanaşsın
Yolcular çıksın hele;
En güzel saati şimdi Eyüp’ün”
Hadi yavrum, yolcu yolunda gerek
Nihayet göründü İbricik Köyü…
***
Çadırımın üstüne yağmur yağıyor,
Saros körfezinden rüzgâr esiyordu,
Ve ben, bir roman kahramanı,
Ot yatağın içinde,
İkinci dünya harbinde
Başucumda zeytinyağı yakarak
Mevzuumu yaşamaya çalışıyordum
Bu şehirde Başlayıp
Kimbilir nerde,
Kimbilir ne gün bitecek mevzuumu…
Saros körfezinden rüzgâr esiyordu,
Ve ben, bir roman kahramanı,
Ot yatağın içinde,
İkinci dünya harbinde
Başucumda zeytinyağı yakarak
Mevzuumu yaşamaya çalışıyordum
Bu şehirde Başlayıp
Kimbilir nerde,
Kimbilir ne gün bitecek mevzuumu…
(Orhan Veli)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder